Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Gündüz Gece 4

Resim
(Kafede oturmaktadır. Telaşlıdır. etrafa bakınmaktadır. Hamit gelir.) Hamit : Merhaba Burcu : (Sinirli) Ne istiyorsun yine! Hamit : Dur sinirlenme hemen, sadece anlaşmamıza uymadığına dair haberler alıyorum. Burcu : Ne saçmalıyorsun! Dediklerini harfiyen yaptım ya! Hamit : Geçenlerde sahilde birlikte otururken görülmüşsünüz. Neden bir araya geldiniz? Görüşmeyeceğin konusunda anlaşmıştık. Burcu : (Şaşırarak) O mu ? Eee... Şey... Sadece son bir kez benimle konuşmak istemiş. Hamit : Ne konuştunuz? Burcu : (üzülerek)Beni nasıl yüz üstü bıraktın diye söylendi durdu. Hamit : Sen ne dedin. Burcu : (Ağlamaklı) Bir şey diyemedim. Sonra da kalktı gitti zaten. Hamit : İyi bakalım. Biliyorsun bunu ikinizin de iyiliği için yapıyorsun. Duygularına yenilme. Bir daha ararsa da bana haber ver. Bak sakın unutma. Burcu : Tamam be! Artık konuşmak istemiyorum, lütfen gider misin (ağlamaklı) Hamit : Tamam. Bana kızma ama ben sadece ikinizin de iyiliğini düşünüyorum. Şimdi gidiyorum.

Gündüz Gece 3

Resim
(mekan bir birahanedir) Demir: (iç çeker ve birasından bir yudum alır; kendikendine) Yaa sen gideli ne kadar oldu hatırlamıyorum bile. (daha arka masaların birinde demiri görmeden) Burcu: Keşke o gün gitmeseydim ne kadar oldu bilmiyorum. Demir: Keşke şuan burada olsan. Burcu: Buralardasın sanki kokun geliyor burnuma (çevresine boş boş bakar) keşke bu koku sahi olsaydı fakat anlıyorumki hala senin hayalin. Demir: Nerdesin, kimlesin keşke bilebilsem. Burcu: Acaba evlendin mi yoksa bu şehirde sırf ben varım diye terk mi ettin keşke bilebilsem. Demir: Keşke... Burcu: Senin hakkında bu kadar bilgisiz kalmaktan nefret ediyorum. Demir: seni ben hala çok seviyorum. Burcu: O İlayda denen şeytan hala yakanda değilmi. Demir: Yokluğunu başka bedenler bastırmıyor. Burcu: Ferit keşke hala Demire ait olduğumu bilsen. Demir: Keşke... Burcu: Keşkelere sığınmaktan nefret ediyorum. Demir: Bana ne olur de!(ağlamaklı) Ne olur! Burcu: (ağlamaklı) Sana yalan söylemekdi belkide en büyük hatam yada yalanları

Gündüz Gece 2

Resim
( Akşam olmaktadır. Güneş batmaktadır. Sahilde yürümektedir.) İlayda : Sevgilim ne güzel değil mi ? Bak güneş batıyor. Demir : Güneşin batması mı güzel? İlayda : Bak ne güzel manzara işte. (Duraksar) Neyin var sevgilim? Bak küseceğim ha. Demir : Yok bir şey öyle dalmışım sadece. Evet çok güzelmiş. İlayda : Yok sende bir şey var. Anlatacaksın. Demir : Bir şey yok dedim ya ilayda. İlayda : Peki söyle bakalım ben sana az önce ne dedim? Demir : Nasıl ne dedin? Manazara güzel dedin. İlayda : Hayır ondan önce ne dedim söyle bakalım. Demir : (Düşünür.) Valla hatırlarmıyorum dalmışım öyle. İlayda : Küstüm! Ne bu ? Bir günü kendimize ayırdık güya. Ne olur işi gücü unutsan ! Demir : Tamam, tamam, hadi ne yapalım bakalım bugün. İlayda : Öyle dalmak yok tamam mı? Demir : Tamam dedim ya. Hadi ne yapalım? İlayda : Lunaparka gidelim. Demir : Lunaparkta ne yapacağız? İlayda : Birlikte çarpışan arabaya bineriz, sonra ne bileyim gondola bineriz. Demir : Ne işimiz var şim

Gündüz Gece

Resim
ftğrf (Sahilde bir bank, etrafta ışık yok, bankta oturan iki kişi ve deniz) Demir : Bir gün bu noktaya geleceğini biliyordun. Bile bile devam ettin ... Burcu : Düşünemiyor insan. Düşünmüyor. Demir :  ... Burcu : Susma öyle, bir şey söyle. Demir : Ne diyeyim? Burcu : (Ağlamaklı) Demir! Demir : Ne Demir! Demir ne! Bana Demir deme! Burcu : N'olur! (Kalkar, deniz kıyısına ilerler, durur.) Demir : Bir daha sakın bana ne olur deme! O kadar çok şey olur ki! Yine gözlerindeki saflığa kaptırırım kendimi, yine inanırım onca yalana yine yeniden ve tekrar tekrar! Ne mi olur? Çok şey olur Burcu. Bir daha bana ne olur diye sorma! Çok şey oldu! (Yürümeye başlar. Koşar gibi ilerler.Burcu'yu geride bırakır) (Mekan otel lobisi, bekleme koltuklarından oturmaktadırlar. Aykut ortama yeni katılır.) Aykut : Naber millet. N'apıyoruz bu gece? Demir nerede? İlayda : Bilmiyorum "ufak bir işim var" dedi, çıktı. Gideli de oldu biraz.Gelmesi lazım bu aralar. Doğu :

İlahi Komedi 2

Resim
Zebani : Sırayı bozmayın, sırayı bozmayın diyorum size anlamıyor musunuz? Dayyip : Bizde sıra bekliyor muyuz? Zebani : Sen kimsin ulan? Dayyip : Eee., Ben Dayyip, halk arasında Kasımpaşalı olarak da bilinirim. ( Zebani defteri kontrol eder .) Zebani : Oooo, Ooooo, Kimler gelmiş kimler? Açın yolu açın,protokol geliyor çekilin. Buyrun size öncelik var elbette. Sizi şöyle cehennemin dibine alalım. Dayyip: Durun! Durun ne cehennemi! Ben nasıl cehenneme giderim ? Zebani : Şimdi şöyle sırat köprüsünün üstünden artistik bir hareketle dalış yapıyorsunuz. Sizin kat bayağı aşağıdaymış, düşme süresi uzun olduğunda artistik puanınızı yükseltebilirsiniz. Dayyip : Ne saçmalıyorsunuz sen? Zebani : Artistlenme hemen, damarın tutmasın, bak burda yazıyor; cehennem 5. kat gördün mü? Yeni adresin burası. Bizde emir kuluyuz. Dayyip : Saçmalık bu!  Bu tür haberler, benim itibarıma gölge düşürmek isteyen malum çevreler tarafından uydurulmuştur. Zebani : Yuh! İndir elini indir! ulan sol

İlahi Komedi

( Kıyamet kopmuştur. Herkes sırasını beklemektedir. Zeus, Athena, Phoseidon ve diğer Olympos tanrıları oturmaktadır. ) Yunan : ( nefes nefese)  Zeus! Zeus sonunda buldum seni. Kıyamet kopmuş sana ölene kadar taptım, ibadetimi hiç aksatmadım kurtar beni. Zeus : Sen yedin mi o mevzuyu (Gülümser). Yunan : (Şaşırır) Nasıl? Zeus : Sen hiç mi mitoloji okumadın? Karım Hera'dan korktuğumdan bir erkekle ilişkiye girmek için onu ineğe çevirip öyle ilişkiye girdiğim bir mit var biliyor musun?  Yunan : Evet biliyorum, bir tane kadını da çiçeğe çevirmiştin. Zeus : Hah işte, ulen bu kadar saçma bir iş yaptığımı düşünüyorsan tanrı olabileceğimi nasıl düşündün. Mal mısın sen? ( Tanrılar hep birlikte gülüşürler. ) Yunan : Ne yani hepsi yalan mıydı? Biz ne yapacağız? Athena : Zeus'un dürttüğü ilk inek değilsin. ( Hep birlikte kahkaha atarlar ). Phoseidon : Senin durumun yine iyi, burada cehennemi üstüne kurdukları adam var. Athena : Kimmiş? Phoseidon : Henüz net bir bilgi yo

Yalnızlık Nevrozu

(Adam yeni uyanmış pencereden dışarıyı izlemektedir.Radyoda Vega - İz Bırakanlar Unutulmaz çalmaktadır. Kadın uyanır.) Kadın : Günaydın. Adam : Günaydın. K : Çok mu uyudum? Saat Kaç? A : Çok geç değil. Saat 08:30. K : Dolapta yiyecek bir şeyler var mı? A : Olması lazım bir bak istersen. (Kadın yataktan kalkar. Üstünde iç çamaşırları vardır. Dolabı açar.) K : Fare düşse başı yarılır. (Gülümseyerek) Bir şeyler alsan iyi olacak. A : (Tepkisiz) Doğru diyorsun, dikkat etmemişim. (Belli bir süre sessizlikten sonra) A : İki saattir aşağıyı seyrediyorum da birbirinden habersiz binlerce insan, bir yerlere yetişmeye çalışıyorlar. Kimse birbirinin ne hissettiğini önemsemiyor. Zaman tuhaf bir zaman. K : Bunları iki saatte mi anladın? Ben daha önceden fark ettiğini sanmıştım. Kıyafetlerim nerede? A : İçeride kanepenin üstündeler. K : (Gülümseyerek) Benimki de kafa donumun nerede olduğunu bilmiyorum. A : (Tepkisiz) Yalnızlaşıyoruz iyice. K : Anlamadım? A : Yalnızlaşıyo

Ruh Orospusu

Resim
(Etraf karanlıktır. Hiçbir şey görünmemektedir. Bir anda bir surat aydınlanır.) R : Sende kimsin ? Neredeyim ben? Bilinmeyen : Asıl sen kimsin ? R : Ben ... Şey... Benim adım ...? Ben bilmiyorum galiba kim olduğumu. Bilinmeyen:  Bende öyle düşünmüştüm. R : Kimim ben ? Biliyorsan söyle lütfen. Bilinmeyen : Bu soruya cevap verebilecek olan sensin. Düşün bakalım sen kimdin? R : Ben, bir öğrenciydim galiba. Ailem vardı son hatırladığıma göre, bir de sevgilim. Evet, evet Sevgilimle kavga ediyorduk sahil kıyısında, bir anda ayağım kaydı... Sonrası bu karanlık işte. Bilinmeyen : Neden kavga ediyordunuz hatırlıyor musun? R : Şey yüzünden... Hatırlamak neden bu kadar güç! Bana kızıyordu. Şey diyordu "Benim için hiçbir şey yapmıyorsun".  Evet, evet tam olarak böyle diyordu. Bende sinirlenmiştim. Bilinmeyen : Başka? R : Senin için ben her şeyi yapıyorum diyordu. Sana şu hediyeleri aldım, sana bunları yaptım senden tek istediğim benim duygusal ihtiyaçlarıma cevap verm

İŞ YERİ Mİ TIMARHANE Mİ

Resim
(Mekan temiz bir ofistir.masasının arkasına saklanan çalışansa bilgisayarda uğraşmaktadır.) Çalışan: Of ya bu nasıl iş arkadaş patron bozuntusu karı kızla uğraşadursun, biz burada onun şirketini kurtaralım.Ha iş arkadaş. Patron: En değerli çalışanım bana mı seslendin.(alaycı) Çalışan: Hayır efendim telefonla konuşuyodum.(sesini kısarak)Dalga geçiyor bir de. Patron:(Çalışanın yanına gelerek)En değerli çalışanım ben çıkıyorum bankaya kadar uğramam lazım beni arayan soran olursa toplantıda de , hadi bakayım çalışsın parmaklar.Hahaha. Çalışan:(patron gidince)Bankaymış hep aynı yalan karı kız avına gidiyorum desene.Toplantıdaymış diyecekmişim daha kimse inanmıyor zaten senin yüzünden batıyoruz. Bir ses:Kendini kaybetme , sen görevini yap. Çalışan:Tövbe bismillah ne oluyor ya o ses neydi. Bir ses:Bendim gerizekalı besmeleye hacet yok. Çalışan:(şaşkın ve korkmuş)Sen kimsin. Bir ses:Kilimcinin köroğlu sanane kim olduğumdan ben senin pak sakallı dedenim. Çalışan:Dayı bırak Allah aşkına ne istiy

napolyonun parası, romeonun aşkı yahut insanın 2 gram aklı

Resim
(bir cafe ortamında birkaç arkadaş çaylarını yudumlarken muhabbet ederler.) Mehmet: Yok arkadaş!Ah bu aşk var ya aldı beni benden çok mutluyum.Seviyorum... Asım: Aşkmış.Yemişim aşk oğlum dünyanın en büyük mutluluğu paradır.Paran olmasın bakayım o hatunlar bırakmıyor mu seni.Aşk karın doyurmaz kardeş. Melis: Mehmet çok romantiksin, Asım sende haklısın aslında. Asım: Aha!Demedim mi ben; para abi işte. Mehmet: Katılmıyorum , param olmasın sevgi , aşk olsun bana yeter. Melis: Keşke her erkek senin gibi olsa. (melis bu arada garson çağırır ve sipariş veriş siparişler geldikten sonra) Asım: (şaşırarak)Ohaaa!kızım bu kadar şey yenir mi? Melis: Yediğimde gözün var dimi. Mehmet: (masum bir sesle)Bırak asım yesin güzel kız.Hem aşka inanıp hem güzel olan herkesin hakkıdır bu. Melis: Çok haklısın.Şeyyy yani gerçekten mi? Asım: (sesini kısarak)Yesin bakalım. Melis: Eee asım sen aşksız yaşayabiliyor musun yoksa para gerçek mutluluğu veriyor mu kesin veriyordur dimi. Asım: Tabi ki veriyor istediğin h

makineleşen insanlık

Resim
(ağaçsız çorak bir arazide siyah dumanlar ve tiksindirici bir sisin altında dört insan durmaktaydı.) 1.insan: Trııııııın truuuuuun merhaba 215 2.insan: Drınnn merhaba 385. 672 ile 113 nerede acaba? 1.insan: Herhalde siber optik mutluluk makinesinin önünden mutluluk alıyorlardır. 2.insan: Fakat siber optik mutluluk makinesinden mutluluk almak için çok şey vermeleri lazım. 1.insan: Ben o makineye gitmedim sen gitmişmiydin? 2.insan: Evet iki günlük mutluluk için tüm sadakatimi ve güvenimi aldılar benim. 1.insan: Çok pahalıymış. (bu sırada 3.insan 672 ile 4. insan 113 gelir) 3.insan: (sinirli)Bu lanet dünya neden böyle neden bu sis gökyüzünde,358 neden sırıtıyorsun lanet olsun.trrrııııunt. 4.insan: Sakın aldırış etmeyin.tızzzzzst.mutluluk makinesi kısa devre yaptı mutluluk yerine mutsuzluk aşıladı. 1.insan: Mutsuzluk aşıladı da bu sinir neden? 4.insan: Makine karşılık olarak ondan sakinliğini aldı. 2.insan: Yine iyi sayılır benden daha karlıymış. 3.insan: Sanşlı mı kim ben mi hay böyle şan

DELİYİM BEN YOKSA DEĞİLMİYİM

Resim
(Dar bir sokakta bir adam yavaşça yürüyordur ve yüyürken kendi kendine konuşuyor.Yanından geçen herkes hayretler içinde adama bakıyordur.) Adam: Hani haksızdım hani aşk vardı ne oldu.Ne olacak olan yine bize insanlığa oldu.Hani savaşlar bitecekti hani kimse birbiriyle kavga etmeyecekti.Sürekli kavgalar savaşlar bıktım ya neden bana söylenen herşey yalan neden. (Bu sırada adam yorulduğunu farkeder ve yolun kenarındaki durağın bankına oturur.) Adam: Haksız olmak istiyorum ama olmuyor hani işsizlik bitecekti hani okulu bitirince iş bulacaktım.Yine haklı çıktım.Tanrım!Haksız olmak istiyorum. (Bu sırada durağa yaşlı bir adam gelir ve sorar.( Yaşlı Adam: Evladım ..... otobüsü geçtimi. Adam: Bilmem ki amca geçti desem geçmiş olacak haklı olacağım , geçmedi desem geçmemiş olacak gene haklı olacağım o yüzden ne desem haklı olacağım sen geçmesini mi istiyosun geçmemesini mi. Yaşlı Adam: Evladım divanemisin sen yoksa benimle kafamı buluyosun. Adam: Yok amca ben ne dersem haklı çıkıyorum o yüzden

ANLATMAYA ÇALIŞTIM FAKAT ANLATAMADIM

Resim
''Loş bir akşamüstünün denizle buluştuğu bir iskeledir mekan.Çarpık tahtalardan oluşturulmuş bir bankın üzerinde oturur bir adam.'' Adam: (boş bakışlarla) Bu dünyada sadece ben mi böyle yaşıyorum anlamıyorum ki!Neden ben neden tüm bu yükü sırtımda taşımak zorundayım.Neden kimse beni dinlemiyor herkes neden peşin hükümlü.Neden? ''Tam bunları söylerken çok hoş ,zarif bir bayan yan taraftaki banka oturur ve adam sessizleşip bir sigara yakar'' Kadın: (iç çekerek) Sonunda kurtuldum bu ezilmişlikten sonunda anlatabildim.Anlatacağım dedim ve kendimi dinlettim.Oh bee! Adam: (kadına yönelerek)Pardon hanımefendi bir şey sorabilirmiyim? Kadın: Tabiki. Adam: Neyi anlattınız? Kadın: Herşeyi.(gülerek) Adam: Siz herşeyi anlatabiliyorsunuz bense içimdeki sıkıntıları kağıda bile dökemiyorum. Kadın: Anlatmaya çalışın umuyorum ki siz de anlatabileceksiniz. Adam: Neyi anlatayım.Arkadaşlarımın umursamazlığını mı , ailemin anlayışsızlığını mı , üstüne üstlük bu kadar sıkıntı

Neden Unutamıyorum!

Resim
(Sahil kenarında oturmaktadır. Sahilde balık tutan balıkçılar ve çiftler bulunmaktadır. Sıkıntılı denizi izlemektedir. 20'li yaşlarda bir gençtir) Amca : Selamün Aleyküm, boş mu oturabilir miyim? Genç : Buyur amca otur. Amca : Hava güzel değil mi? Böyle zamanlarda evde oturasım gelmiyor dışarı atıyorum kendimi. Sağolsun gençlerde oturacak yer bırakmamışlar ondan rahatsız ettim seni. Yoruldum biraz dinleneyim kalkacağım. Genç : Estağfullah amca buyur otur tabi. Zaten bende şimdi kalkarım. Amca : Hayırdır bir sıkıntın var galiba ha, öyle mi? Genç : Dertsiz adam var mı be amca? Evet var derdim. Amca : Anlatmak istersen dinlerim. Bu kadar canını sıkan şey neymiş ? ANLAT . Genç :  Ne anlatayım (ağlamaklı) Unutamıyorum birisini! Amca : Kimi? Genç : Nişanlımı. Ayrıldı benden, tamı tamına 10 ay oldu! Unutamıyorum ! (ağlamaklı) Neden be amca niye unutamıyorum? Canım çok yanıyor! Amca : Olur be oğlum. Hayat böyle bırakır giderler sen ağlarsın arkalarından... Genç : Ne za